26 Aralık 2015

bir taşınma hikayesi..

ne dilediğime dikkat etmek gerektiğini keşfetmiştim. 
şimdi bu pratik ile net olarak öğrendim.
böyle minicik bir evim olsun, benim olsun diye çok istedim.
içinde, iç'imle; kendi yağımda kavrulayım. 
kediler dönsün dolaşsın. keyf edelim diye.
şimdi oldu o! 
çok da kendim gibi oldu.
şimdi geçmiş zamanlar gibi bu evde birikecek. 
birikip kendini büyütecek. kendini var edecek bu ev.
kokusundan rengine kadar kendi olacak.
sonra kale olacak onca kararsızlığa, haksızlığa, kendine zarar vermelere.
 kumdan değil ama!
özünden, sağlam bir kale oluverecek.
perilerin layıkı ile .)
o kirli, kafamı karıştıran sözleriniz,
beni onca sevdiğinizi söyleyip, 
sarılmalarımda kaybolup 
sonra işler 'sizin' istediğiniz gibi gitmediğinde, iftiralara boğmanız beni..
giremeyecek bu kaleye.
arkamdan manipule edilmiş ruhlarınızla konuşmalarınız, mertçe karşıma çıkamayıp, dökemedikleriniz de dahil değil bu kaleye.
beni hiç görmemek için sarf ettiğiniz o koca çabayı, 
keşke vaktinde ve  yerinde sarf etse idiniz belki daha anlamlı olurdunuz şu hayatta sabah aynada 
kendinize bakabilmeniz için.
kendiniz olamayıp olamayıp, kendinizi bulmak için bana gelip sonra beni kaybetmeye ve karşınıza çıkan bana dayanamadınız di mi ?
ama aslında ne zordur insanın kendine dayanamaması.
ne aciz.
işte o bana zerk ettiğiniz o haller, o yalandan vakitler, yalandan sevda gösterileri ve o sunamadığınız mecralara, 'daha sana sevgimi göstermedim' diyen samimiyetsiz ruha binaen var bu saf mecra.
çünkü hiç tanımaya çalışmadığınız iç'im saf aslında.
zira o yüzden çıkmadı mı bu savaş...

okurken de üzerinize alınacaksınız ya en nihayetinde.
egonuzun altında ezilmeniz umudu ile yazıyorum bunu.
çünkü gerçekler biraz da böyle.
buradan bakıldığında.

ben özeleştirimi öyle net verdim ki o uzaklarda.
sınavlarımı öğrendim, nerede takıldığımı da...
insanın en zor savaşı kendi ile olan.
lakin ben artık buldum ayrık otlarımı.
tez zamanda da temizlenir yeşeririm o vakit.

içiniz kuruyarak okuyun bunu beyler.
ve lütfen geçmiş seferkiler gibi üzerinize alınmayın.

bir daha hiçbir hayatta, mecrada ve zaman diliminde karşılaşmamak umudu ile.

ben kendi mecramda keyf ediyorum.




16 Aralık 2015

yeniden doğuş gibi birşey.

anlatacağım diye yazmışım ama telaşeler içerisinde yazmayı erteledim. üzgünüm.
size yaşadğım ilginç bir deneyimden bahsedeceğim.
bir hafta önce kamptan çıktığım gün kendimi o kadar iyi, güçlü, dengeli, sakin ve kararlı hissediyordum ki. bu sebepten sizin ve tüm sevdiklerimin kesinlikle deneyimlemesi gerektiğini düşünüyorum.
bu bir meditasyon kampı.
on gün sürüyor.
 kuşadası'nda bir otelde kalıyoruz.
on gün boyunca asil sessizlik sözü verip konuşma orucuna giriyorsunuz.
sonra sabahları erkenden kalkıp meditasyon egzersizleri yapıyor, gündelik hayattakinden daha az yemek yiyorsunuz , ki bence yemekler gayet lezzetli ve kararında idi, on iki saat meditasyon yapıp ertesi güne uyanmak için tekrar dinlenmeye geçiyorsunuz.
on gün boyunca kimse ile iletişime geçmediğinizden o azgın boğa zihninize kement atmak öyle kolay olmuyor.
ilk günler meditasyon sırasında acı ya da herhangi bir duygu hissetmememe rağmen gözlerimden yaşlar geliyordu. sürekli yaşadıklarım ve söyleyemediklerim ile yüzleşiyordum zihnimde. ara verdiğimizde bu kampı bitiremeyeceğim diye düşünüyordum hep.
yatağa uzandığımda gelmeden önce yaşadıklarımı düşünüp bu kez gerçekten ağlıyordum. oda arkadaşım umarım anlayış ile karşılamıştır.
altıncı gün hoca ile konuşup ayrılmak için izin isteyecektim, yapamayacağım, olmuyor diyecektim.
her sabah ki gibi üşenmeden kalktım meditasyona, ardından kahvaltı, sonra kısa bir aradan sonra grup meditasyonu için tekrar meditasyon salonunda oturduk. çok çaresiz ve güçsüz hissediyordum.
bırakıp gideceğim ya sözde.
meditasyona son kez tam dikkatle oturdum.
devam ettim.
devam ettim.
devam ettim.
sonra yine aynı hal başladı ama bekledim. gözlemledim, izledim ve...
işte!
yapabildim!
yapabilmiştim ve o kadar rahatladım ki. oysa bırakacaktım kampı.
kendimi uzun zamandır bu kadar kendime yakın ve huzurlu hissetmemiştim.

daha fazla anlatmak istiyorum ama gerçekten gidip görmeniz ve yaşamanız gerekiyor.
başvurular aşağıdaki linkten yapılıyor.

http://www.tr.dhamma.org/vipassan.htm

mutlaka başvurun.
ve deneyimleyin.
bakalım sizin için nasıl olacak?

11 Aralık 2015

bazen çok zor.
ama iyi ki varsınız.
yarın size çok güzel bir deneyimden bahsedeceğim.
bakalım ne düşüneceksiniz?
iyi sabahlar olsun.
.)