28 Şubat 2011

grip.güncesi.

daha önce grip ya da evhamlı hastalıklardan başım yastığa deymedi idi.lakin bu sefer nasıl bir muazzam hastalık,grip gelip tepeme iniverdi ki.ben yatak döşek yatmak zorunda kalıverdim.39 derece cik ateşlerden ateş beğendim.hastalığımı bir güzel sevdiğim adama da bulaştırdım .kendime dahi çorba yapmaya halim yokken yorgun savaşçımı savaşından ediverdim.onun verdiği acı da bir başka pek tabi.bu kalabalığın içinde şımarık kedim ameliyat oldu.onun yarasına da birinin bakması lazım geldi.geldi ama...
baktık böyle olmuyor.ikimizde hasta ikimizde aynı evde aldı beni kucağına annemin evine getirdi iyi olayım diye.onun evi buz gibi çünkü.çok soğuktu.
odamın bal kalorifer peteklerini yiyeyim.
şimdiye kadar bir gün soğukta koymadılar beni.
asıl söylemek istediğime gelince.ben bu hastalığın tatlı bahanesi ile işi savsaklayıp tüm gün ev perisi oluvermiş yünlerimin şal masallarının arasında mırıldarken bakın neler dinleyip izledim.sizde dinleyip izleyin keyiflenin istedim.


























bir de şahane filmler izleyiverdim dedim ya.
aranovsky gene aranovsky'di diyorum.son dönemde izlediğim en kaliteli anlatılardan biriydi.

bu filme bayıldım.arka arakaya 3 kere felan izledim.böyle güzel fotoğraflar olamaz dedim.
böyle iyi sanat görüntü yönetmeni ne iyi etmişler dedim.












belleville'de randevu'nun üzerinde bayağı geçti lakin unutmayalım diye onları
bir de bunu çizivermişler.











ve gülmek için love and other drugs,gerçekler ve farkındalıklar için dog pound,çoğunluk,en sahici iç ses replikleri için çakal, kafa boşaltmak içinse the mechanic vardı yanımda.bal gibiydi hepisiciği.