4 Kasım 2010

başka hayatların kabusları...

uyku kaçağıyım ben.günlerdir rüyamda boğazıma yumru gibi oturan adamın sıkıntsıyla uyumamaya çalışıyorum.rüyama konuk olmaması için bin takla atıyorum lakin geliyor.geliveriyor işte.şimdi uyandım rüyadan.ama bu başka.başka kadınların kabuslarını gördüm ben.bir coğrafya da bir çaresizliği simgeleyen bir hastane içinde elektrikleri kesti rüyam.elektirikleri kesip sokak lambalarını yaktı uzaktaki köyün.koridorların arasında görevliler diye koştururken kara kara gölgelere çarptı sonra rüyam.sonra bulduğu ilk camdan dışarı doğru bağırırken sesi çıkmadı.çıkmadı ve camdaki yansımasında başka başka nasıl çirkinleşip korkunçlaştıklarını bilmedikleri kadınlara yansıdı yüzümün sanrısı rüyam.
rüya müsvettesi rüyam. mı?
evsiz kalmış kadınım mı?
sonra bir bebek geliverdi kollarımın arasına.küçücük bir oğlan çocuğu belirti verdi aklım.sevdim onu.sevdikçe oda aydınlandı.sevdikçe sesim açıldı.sevdikçe koridorlar ışıdı ve bacaklarımın felci çözülüverdi.ve sevdikçe o oğlan çocuğunu camdaki yansımalar kendinden kaçar hale geldi.
canım acıdı.
bebeği gelip aldı bir hemşire.çalıştığım yerdeki en sevdiğim hemşire rüyamda bebeği alıp götürdü.
sonra tüm kaslarım çözülmüş -gerçekte yatağımda dizlerimin üzerine çökmüş- halde buldum kendimi.
düştüm.

Hiç yorum yok: