16 Ağustos 2012

yeni...


" bir tanrı taşıyorsun kendinle birlikte oraya-buraya da, bunu bilmiyorsun, sen ey Kutsuz! Sanıyor musun öyle dışındaki bir gümüşten ya da altından tanrıdan sözediyorum? 
Sen kendi içinde sahipsin ona da, farkına varmıyorsun bunun; onu, temiz olmayan düşüncelerle, ya da, kirli eylemlerle lekelediğin zaman. Bir tanrı tasvirinin yanında bulunsaydın, o yaptıklarını yapmayı göze alamazdın. Halbuki, tanrının kendisi senin içinde bulunduğu, herşeyi gördüğü ve işittiği halde, utanmıyor musun kendinden, kötü birşey düşünmekten ya da yapmaktan? "

                                                                                                                                                                                 oruç aruoba, benlik
sahife 37


çok kırgın ve ümitsizdim. hatta adresi değiştirmeyi çok istedim. lakin yaşadıklarıyla var değil mi insan? neden yaşamamış gibi sahipsiz etsin ki yaşanmışlıklarını. 'hayır ben öyle his etmedim!' desin ki.
o yüzden hayat'a devam.

bunalmış umutlarım yine gerekli karar merciileri tarafından tekrar umutsuzluklara mahkum edildi bu hafta. ama önümüzde son yirmi günümüz var gerekli savunmaları yüzlerine çalabilmemiz için.
umut var aslında içimde. 'yine olmadı' omuz düşüklüklerinden ziyade, 'insanım ben! benden önce de yapan insan değil miydi?'lerim var. ama insanım ben. karşımdakiler insanlıklarına dairliklerini unutmuş olsa bile.

daha önce de güneşli-güneşsiz günlere 'bu sefer olacak!' diye başlamış idim. daha da kaba tabiri ile gaza gelmiş idim. ama bu kez gaza gelmiş, şişmiş patlayacak balondan önce içimde bir umut var. 
'tek' olduğum minik zaman zarfında, zorlanmayı da öğrendim. garip bir deneyimim oldu gibi. sürünürken gülmenin de keyfine vardım. yanımda kim yok kim var onu da hatır ettim. ezberimi de bozdum ama sonra yine dedim 2x2=4 

yutmak istemediklerimi homini gırtlak ettim. iç'imde şişirdim. düşlerimi hazımsız rüyalar ettim. ama iyiyim.
evet evet iyiyim. boşuna sandığım nefeslerimin yerine derin nefesler yerleştirdim. şimdi herşeyi tam olarak olmasa da bir yerlere yerleştirdim yine iç'imde. 
ama bu kez yerlerine uzaktan bir bakmayı istedim. büyüteçle tepesinde yer edip, onları gereksiz yüceltmemeyi fikir ettim. tozlarını alırken aslında mat olanları parlatmamayı öğrendim. mat olup da yerini pek sevenleri de kendi iç gözümde parlatmayı bildim. mat olduklarını unutmadan ve yadırgamadan. bunlar olurken ve daha yerlerine oturması gereken birşeyler varken kendimi unutmadan, beslemeyi ertelemeden, önceliklerimi geriletmeden bir bakacağım. herşey yerinden memnun mu ya da ben evrilirken yeni yerlerinden gocunur olacaklar mı? yerinden ayrı düşmeyi düşleyenlere hala diretecek miyim?

bu güzel bir his. iyi bir his. 
asıl olan ben etraftayım, kendi çabamdayım. dahil olmayı ya da edilgen olmayı size bıraktım.
daha da üzülüp, yorulmaya, olmayacakları oldurmaya, gereksiz enerji kayıplarına, riyakar ve ziyankar önceliklere luzümu yok ettim.

ben'lik ettim.
daha da edicem. arayacağım. deneyeceğim. giyip bir bakacağım, dar ya da bol gelirse çıkarıp yerine asacağım.



sıkışık da, arada unutulur da olsa içimde garip bir huzur var kendime değmeye başlamaktan ötürü.
hep böyle kalınası da bir düş ezberimde...
eksik olmaya.



Hiç yorum yok: