9 Kasım 2011

o3:24...

sanırım ev kızı olmaya çok yakınlaşıyorum ya da içinde bocaladığım hayata dair erken şımarıklıkla sı kıl dım. her gün yapmaya çalıştığımız, keyiflerimizi satın almaya yetecek zorunluluklarımızın peşindeki iz düşümlerimiz. geçenlerde gördüm. "sadece umutsuz ya da mutsuz olduğumuzda yazıyoruz" demiş. sanırım kafKa'ydı. düşündüm. yazdıklarımı düşündüm. bendeki yazdıklarımı. buradaki yazdıklarımı. yazma tarihimin keder kısmı, meşk eyleme kısmısına bin basar, katlar ve tabiri caiz ise tur bindirir be!
başa dönelim. içeyim içeyim sarhoş olabileyim diye içtiğim tüm biralar yol, su, doğal gaz misali keyifsizlik, sarhoş olamama, sabah işe gideceksin endişesi, aha! doğum için mi aradılar paniği ve az da olsa sorumluluk suçlulukları altında ezilme şeklinde geri döndü sağolsunlar.
şimdilerde benim için en keyiflisi;  sabahın erkeninden kalkıp kısacık işime vaktinde gidip, işimden vaktinde çıkabilmem. varsa dersim, uslu uslu okula gidebilmem ve eve gelip internet üzerindeki sanal evimde sanal hayatımı kurduğum oyunumu oynamam.
arada sarılan tütünler, dikilen tütün çantaları, tasarlanan yeniden yaratılan tabakalar, örgüler, hırkalar, şallar ve dikiş iplikleri ile tüm kumaşlar.
ve ağlamak istediğimde izlemekten bıkmadığım o dizi ve yalnız uyumamak için koynuma aldığım kekik.

iç'im geçiyor..
daha hiç bir şey yap ma dan.
dip.
dip.
dip.





*yazmıyorsun diyorsun ya.
1.yazdıklarımı bir şekilde okuyan birinin varlığının endişesi.
2.yazamayacak kadar düşünmeden motor nöronların komuta zinciri altındalığım.



zorla ancak bu kadar oluyor.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ben yokluyorum arada, yaz sen
ML nerdesin diye
Lanet bir akış-arayış, boktan
Uyandırma