29 Şubat 2008

fotoğraf : ibrahimçağlar+denizçakır

en son okul dönüşümle birlikte ezan sesleriyle süslü metro alt geçitinden yürürken cezaevleri için yapılan bir kampanyanın standıyla karşılaştım. kampanya cezaevlerindeki mahkumların içerideki zamanlarını daha anlamlı geçirebilmeleri ve okuyabilmeleri için biz dışarıdakilerden kitap yardımı rica ediyor.bilginize..
sonra düşündüm.. (şimdi bencilliğim ve öfkem ağır basıyor üzgünüm)
bir düşün dedim kendi kendine.. ne kadar var? 1.5 yıl kadar bir zaman dilimi.
diğerlerinin duyarsızlığı ile üstüme başıma bulaşmış demir parlaklıklar.
bırak tünel kazabilmeyi,tünel kazabilmeyi hayal ettirecek çay kaşığım bile yok.
dedim kendi kendime.zamanını iyi değerlendir. zamanını iyi değerlendir...iyi değerlendir.zamanını...
sus.
sessiz ol.
rengini belli etme.
kimseye dik başlılık etme.
saygı da kusur etme.
"müşteri her zaman haklıdır."
ezseler sen daha çok ezil.
sus.
sessiz ol.
düşerken,kuyunun kenarlarına çarparken fazla ses çıkarma.
dikkati üzerine çekme.
dik başlı olma.
içimden dedim.benim de manevi bir mahkumluğum var.ama hakim yanlış kişi için verdi kararı.
daha doğrusu suçu ben üstlendim.kıyamadım çünkü diğerine.
her gece uykumdan uyanıyorum.diş ağrısı ile.dişlerimi o kadar sıkmış buluyorum ki kendimi.
o yüzden kendi mahkumluğumla barışık yaşamam lazım bir süre.
tekrar gökyüzünün altında uzanabilene dek.
keşke dersini alabilse insanlar.keşke adil olabilseler daha çok.keşke bilebilseler kendilerini istedim bir.
en son gelen de pek ağırdı.kaçtım sahneden.sonunun daha da berbat olacağını bile bile.
ama yapmam gerekenler var.yapmam gerekenler var ki özgürlüğümü zincirleyebileyim kendime.
tek dileğim bu son günlerde.
bir de korkmamak...




Hiç yorum yok: